AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Gill, Türkiye ekonomisinin bu yıl sonu itibarıyla yüzde 3, gelecek yıl ise yüzde 3,2 büyüme kaydetmesinin beklendiğini kaydetti.
İran’ın temmuz ayında varılan nükleer anlaşma sonrasında uluslararası piyasalara açılma olasılığını değerlendiren Gill, “İran pazarının açılması olasılığı Türkiye’nin ihracatçıları için son derece pozitif bir pazarfırsatı. İran son derece büyük bir tüketim pazarı” ifadesini kullandı.
Gelişen piyasalarda sermaye çıkışlarının son aylarda hızlanmasına da değinen Gill, “Türkiye’nin cari açığının yaklaşık yüzde 60’lık kısmı başlıca bankalar tarafından dış borç ile finanse ediliyor. Öte yandan küresel likiditedeki fazlalık hala kendisine gidecek yer aramaya devam ediyor. Endişemiz şu ki likidite koşullarının tersine dönmesi durumunda, Türkiye’ye akan sermaye çıkış yapabilir ve dış borcun yeniden finansmanı zor olabilir. Dolayısıyla yerel likidite koşulları sıkılaşabilir” diye konuştu.
Gill, ilerideki dönemde Türk şirketlerinin finansman imkanlarına erişim olasılıklarını da değerlendirerek, “Güçlü bilançoları ve nakit akışı olan güçlü şirketler sermaye piyasalarına olan erişimini sürdürecektir. Fakat liranın belli bir seviyede daha zayıf olması, döviz cinsinden gelirleri sınırlı olan şirketlerin döviz borçlarını ödemesini zorlaştırabilir” uyarısında bulundu.
"Fed’in eylülde faiz artıracağını düşünüyoruz"
Türkiye’nin kredi notu ve görünümünü de değerlendiren Sakhuja, “Türkiye’nin negatif not görünümü, mali ölçütlerde ve borçluluk ölçütlerinde dış ödeme dengesi şoklarından ve değişen küresel likidite koşullarından kaynaklanabilecek bir bozulma beklenmesi durumunda kredi notunun önümüzdeki yıl üçte bir oranında düşme olasılığına işaret ediyor” diye konuştu.